Aborda |
Bir teknenin başka bir tekneye veya bir iskeleye yanaşması. |
Abramak |
Kontrol altına almak, komutası altında tutmak, üstesinden gelmek, deniz taşıtlarını yönetmek |
Açığa Çıkmak |
Rıhtıma aborda veya kıçtan kara olmuş bir geminin bulunduğu yerden avara ederek daha uzaktaki bir yere demirlemek için sahilden uzaklaşması. |
Açmak |
Fazla yaklaşıldığı anlaşılan bir sahilden veya herhangi bir yerden istenildiği kadar açılmak, karşılaşılan bir geminin yolu üzerinden çatışmayı önlemek için geminin sancağa veya iskeleye alınması. |
Admiralti Demiri |
Balıkçı demiri olarak da bilinir. Çiposu kollarına dik olan demirlerdir. Çipolar bu tip demirlerin bir kısmında sabit, bir kısmında ise hareket edebilir şekilde yapılırlar. Kayalık ve taşlık zeminlerde iyi tutar. |
Aganta |
Hisa veya laçka edilmekte olan bir halatın veya zincirin kısa bir zaman için akışının durdurulması, tutulması için verilen komut.
(Aganta iskota, aganta burina burinata!) |
Ağır Deniz |
Dalga boyları ile dalga yükseklikleri büyük ve çarpma basınçları fazla olan denizler. |
Ağır Fırtına |
Yüksek dalgaları oluşturan, uzun ve tepeleri öne doğru devrilmeye başlayan, deniz üzerini beyaz köpüklerle kaplatan ve saatteki sürati 48-55 mil olan rüzgar. |
AIS |
Automatic Identification System. Gemi trafik takip sistemi. |
Alabanda |
Bordanın iç kısmı. Dümenin basılabildiği kadar bir tarafa basılması. (Sancak alabanda, İskele alabanda) |
Alabora |
Altüst olma, teknenin ters çevrilmesi. |
Alarga |
Sahilde bulunmayan, açıkta bekleyen. (Alargada bekleme) |
Alesta |
Hazır olmak, hazır olarak beklemek.
Alesta tramola! (Tramola etmeye hazır ol) Alesta ferro! (Demir atılmaya hazır) |
Almanak |
Güneşin, ayın ve gezegenlerin doğuş ve batış zamanları ile seyir branşını ilgilendiren diğer astronomik bilgileri kapsayan ve her yıl yayınlanan kitap. |
Ana Yelkenler |
Ana serenler üzerine açılan yelkenlerdir. Bu yelkenler açıldıkları ana serenlerin isimleri ile anılırlar: trinket yelkeni, mayıstra yelkeni, foa yelkeni... |
Anafor |
Bir akıntının akış yönünün aksine doğru yön değiştirmesine denir. Anafor, suları daha ziyade girinti ve çıkıntıları fazla olan sahillerde görülür. |
Anele |
Hareketli demir halka. |
Anemometre |
Rüzgarın saatteki hızını deniz mili olarak ölçen cihaz. |
Apaz |
Kemere istikametinden gelen, bordaya dik olarak esen rüzgar. Bu rüzgarı kullanarak seyretmeye apaz seyri denir. |
Apiko |
Demirin vira edilişinde deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet; veya dikkatli olarak beklemek. |
Arma |
Sabit donanım. (Direk çarmıhları, istralyalar vb.) Güverteden yukarıda bulunan direkler, serenler ve bunlar üzerindeki halat donanımları ile kullanılan her türlü teçhizat. Donanımların sabit olanlarına 'ana', hareketli olanlarına 'selviçe' denir. |
Armuz |
Güverte ve borda kaplama tahtalarının arasındaki çizgi. |
Avadanlık |
Herhangi bir işin yapılmasında kullanılan yardımcı alet ve malzeme. |
Avara (Avara Etmek) |
Gemi, bot veya teknenin yanaşmış olduğu yerden ayrılması. |
Ayı Bacağı |
Rüzgarı pupadan alarak seyreden yelken gemilerinde, açevele gönderi kullanılarak iskotaların birini sancak, diğerini iskele bordaya doğru açmak suretiyle yelkenlerin rüzgarla dolmasını sağlayan ve süratli gitme imkanını veren yelkenle seyir usulü. |
Ayna Kıç |
Kıç tarafları sivri olmayıp, kemere istikametinde düz olan tekne. |
Aynalık |
Kıç bodoslama üzerine konan ve dümen iğneciğinin üzerine konduğu tahta levha. (Ayna kıç teneler) |
Baba |
Halat volta etmek için ağaç veya madenden yapılmış, silindirik biçimli ve başlıklı veya halatların kurtulmaması için çıkıntılı, güverte veya rıhtıma bağlanan sabit gereç. |
Badarna Etmek |
Bir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması. |
Bağlama Limanı |
Ticaret gemilerinin kayıtlı olduğu ve her türlü tescil işlemlerinin yapıldığı limanlardır. Bağlama limanının ismi, gemilerin kıç aynalıkları üzerine ve gemi isimlerinin altlarına yazılır |
Barınma |
Fırtınalı havalarda en yakın limana girme veya kıyının korunmalı bir yerinde demirleme. |
Barometre |
Hava basıncını ölçen aygıt. |
Baston |
Ana cıvadranın üzerinde ileriye doğru uzatılmış çubuk. |
Baş Üstü - Baş Altı |
Baş tarafta güverte üstü veya güverte altı. |
Baş Bodoslama |
Omurganın baş tarafından teknenin başını meydana getirmek için yukarı doğru konulan ağaç parçası. |
Baş Halatı |
Baş taraftan ileri doğru verilen halat. |
Baş Omuzluk |
Kemere ile baş bodoslama arasındaki yuvarlak kısım. |
Başaltı |
Baş kasarayı meydana getiren kısmın alt tarafı. Genellikle personel için ayrılan kısım. |
Baştankara Etmek |
Tekneyi bir sahile veya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak. |
Başüstü |
Gemi ana güvertesinin gemi pruvasında kalan kısmı. |
Bayılma |
Gemi veya deniz araçlarının herhangi bir sebeple sancak veya iskele tarafına yan yatmaları. |
Beden |
Demirin anelesi ile memesi arasında kalan kısmı. Halatların iki çıması arasında kalan kısma da beden denir. |
Bimini |
Kokpitin üzerinde, seyir esnasında kullanılan, krom yapısıyla yarı sabit tente. |
Bindirmek |
Bir geminin baş tarafından bir gemiye çatması veya karaya oturması. |
Bodoslama |
Gemilerin baş ve kıçını oluşturmak üzere, omurganın baş ve kıç tarafından kaldırılan ağaçtan veya saçtan yapılan sütun. |
Boiler |
Elektrik veya motorun soğutma suyunu kullanarak su ısıtan sistem. |
Borda |
Geminin su kesiminden yukarıda kalan dış kısmı. |
Borda Feneri |
Sancakta yeşil, iskelede kırmızı olarak yakılan, pruva pupa hattına 112,5 derece açılı fener. |
Bosa / Bosa Tutmak / Bosa Vurmak |
Demir zincirini tutmak için güverteye sabitlenmiş mapalara bağlı ve uçları maçalı zincirler. |
Boş Almak |
Gevşek bir halatın, germek maksadıysa fazlasını çekmek. |
Boş Vermek |
Halatı kaçırmak. |
Bölme |
Gemilerde birbirinden perdelerle ayrılmış ve birinden diğerine su geçmeyecek şekilde yapılmış iç kısımların her biri. |
Bumba |
Genel anlamda yatay olarak kullanılan serenlere denir. Yan yelkenlerin altabaşo yakalarını gerip açmak üzere kullanılan serenlere de bumba denir. Bumbalar açıldıkları yelkenlerin isimleri ile anılır. |
Bumba Yakası |
Yelkenlerin bumba destekli olsun veya olmasın alt yakaları. |
Camadan |
Camadan vurmak. Yelken alanının küçültülmesi. Klasik (direğe çekilen) ana yelken, bocurum vb.lerde yelkenin indirilerek camadan matafyonlarından bumbaya camadan bağı ile bağlanması. Sarmalı yelkenlerde ise yelkeni kısmen açarak alan küçültmek. |
Camadan Bağı |
Camadan vururken bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi. |
Can Yeleği |
Yüzücü kabiliyeti fazla olan maddelerden yapılmış ve insanın beli ile omuzları arasını saran, yelek gibi giyilen veya kemer gibi bel ile koltuk altına sarılan kurtarma aracı. |
Çakar |
Denizde açığa veya kıyılara yerleştirilen, belirli aralıklarla yanıp sönen fener. |
Çamçak |
Teknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe. |
Çapa |
Zincire bağlı olarak denize atılan ve dipte çamura veya kuma gömülerek gemiyi istendiği yerde deniz üzerinde tutan demir. |
Çapariz |
Yapılmakta olan bir işin veya manevranın yapılmasını engelleyici bir durumun ortaya çıkması sonucunda işin veya manevranın yapılmasının gecikmesini veya bir başka manevranın yapılmasını gerektiren durum. |
Çarkçıbaşı |
Gemilerde makine bölümünün amiri. |
Çarmık |
Direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar. |
Çıma |
Halat, elincesi veya yomaların uç kısmı. |
Çımacı |
Yolcu gemilerinde geminin iskeleye yanaşması esnasında sahile halat veren, geri alan gemiciler. |
Dalga Boyu |
İki dalga tepesi arasındaki kadem cinsinden uzunluk. |
Dalga Yüksekliği |
Denizlerde dalga çukuru ile dalga tepesi arasındaki düşey mesafe. |
Demir |
Gemi ve deniz araçlarını istenilen yerde sabit tutmak için halat veya bir zincire bağlı olarak denize bıraktıkları özel biçimde dökme demir veya çelikten yapılmış ağırlıklar. |
Demir Almak |
Demir üzerinde bulunan bir geminin demirini dipten çıkartıp gemiye alma işlemi. |
Demir Taramak |
Fırtınalı ve denizli havalarda, demirli bir geminin demirlediği mevkiden farklı bir mevkiye doğru sürüklenmesi. |
Deniz Haritası |
Deniz sahaları ile sahilleri gösteren ve denizciler tarafından kullanılan özel haritalardır. |
Deniz Mili |
Yer küresi üzerindeki bir büyük dairenin bir dakikalık yayının boyu olup, bir deniz mili 2000 yarda veya 1852 metredir. |
Dıştan Takma Motor |
Küçük deniz araçlarında kıç aynalık tahtası üzerine takılan yüksek devirli motor. |
Dil |
Büyük teknenin karaya çıkmak, manevra etmek ve benzeri işlerde kullanılan yedek kayığı veya botu. |
Direk |
Gemilerin güvertesinden yukarıya doğru dikilen ve serenlerle yelkenlerin ve armaların donatıldığı çubuklardır. |
Direk Iskaçası |
Direklerin alt kısımlarının oturduğu yuvalar. |
Dirisa Etmek |
Bir taraftan bir tarafa dönme, rüzgarın yön değiştirmesi. |
Donanım |
Direklerin, serenlerin veya yelkenler üzerindeki halat, makara gibi aksamın tümü. |
Döküntü |
Deniz yüzeyine yakın tehlikeli kayalık kümeler |
Draft |
Geminin çektiği su. |
Düdük |
Sesle işaret vermek üzere, basınçlı hava ile çalışan ve en az iki deniz mili mesafeden duyulabilecek nitelikteki cihaz. |
Düğüm |
Bir halatın bedeni üzerine yapılan krozun içinden halat çımasının ayrılan kısmı. |
Dümen |
Gemiyi (tekneyi) istenilen yöne çevirmek için sac veya tahtadan yapılan, kıç tarafa monte edilen yelpaze şeklindeki parça. |
Dümen Dinlemek |
Dümen yelpazesinin, suyun yaptığı itme gücü ile geminin rota değiştirmesi. |
Dümen Dolabı |
Dümen palasına bağlı mekanizmasını çevirebilmek için yapılmış olan aygıt. |
Dümen Palası (Yelpaze) |
Dümenin esas ana parçası. |
Eğri |
Tekne kaplamalarının üzerlerine bağlandığı, tekneye biçimini veren, omurgaya bağlı eğri ağaç veya demir parçaları. |
El İskandili |
Elektrikli iskandil olmayan teknelerde, derinlik ölçmek için çımasına 5 kg'lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç taksimatı yapılmış olan, savlodan oluşan iskandil. |
Faça Yelken |
Rüzgarı baş omuzluktan tersten alarak teknenin hızını düşürmesi, traverse çıkmak, orsa alabanda eğlenmek (Heave to) |
Farş Tahtaları |
Ağaç bir teknenin sintine üzerindeki aralıklı tahtaları. |
Fener |
Gemiden bir yere verilmiş olan halatların ırgat üzerinden boşunu almak veya fora edilmiş bir halatı gemiye almak için halatın gemide kalan kısmının sarıldığı, alt ve üst tarafları şişkince, silindir şeklindeki alet. |
Flama |
Görünür muhaberede kullanılan üçgen şeklindeki sancaklar. |
Flok |
Baş tarafa çekilen üç köşe yelken. |
Fora Etmek |
Bir yere volta edilmiş olan halatın çıkartılması. |
Frişka |
Bütün yelkenleri camadan vurmaksızın kullanılabilecek, hızı saniyede 5-12 m olan hafif rüzgar. |
Gönder |
Güverteye dik olarak tespit edilen ve şapkasına milli sancak çekilen, yuvarlak çubuk. |
Göz Demiri |
Daha çok büyük motor yatlarda ve ticari gemilerde bas tarafta genelde sancak iskele olarak kullanılan ağır demirler. |
GPS |
Global Positioning System. Uydular ile bağlantı kurarak, yerküre üzerinde mevkiyi tespit eden cihaz ve sistem. |
Gradin |
Yelkenleri yırtmaktan korumak için kenarlarına çepeçevre çekilen halat. |
Gros Tonilato |
2,83 m3 büyüklüğünde hacim birimidir. Bir teknenin tüm kapalı yerlerinin kadem küp olarak hacminin yüze bölümüdür. |
Gulet |
İki direkli, hafif armalı, karpuz veya ayna kıç, genelde ahşap Anadolu / Akdeniz teknesi. |
Gurcata |
Bir direk üzerinde çanaklık kurmak için mauna kolları üzerine omurgaya aykırı olarak yerleştirilen kollar. Yelken teknelerinde direkten inen çarmıkları açmak için kullanılan kollar. |
Günbatısı |
Batıdan esen rüzgar. |
Gündoğusu |
Doğudan esen rüzgar. |
Güngörmez |
Yelkenlerde rüzgarın çıktığı arka yaka. (Dirsek yakası, bumba yakası, güngörmez yakası) |
Güverte |
gemilerde ve teknelerde baştan kıça kadar döşenmiş tahta veya madeni platform döşeme. |
Hakiki Mevki |
Bir geminin, dünya üzerinde enlem ya da boylam olarak, mevkilerini belli maddelerden aldığı kerterizlerle tespit etmiş olduğu mevkidir. |
Halaskar |
Kurtarıcı. |
Halat |
Çapı el ile kontrol etmeye uygun kalınlıkta (>8 mm) olan, genellikle sentetik liflerden üretilmiş kalın ip. |
Hamla |
Kürek çekilirken küreğin bir periyot içindeki mesafesi. |
Harbi |
Kilitlerin açık bulunan taraflarındaki uçlarda bulunan yuvalardan geçirilen demir çubuklar. |
Havuzluk |
Yelkenli veya kürekli bir teknede, güvertede topluca oturulacak yer, kokpit. |
Hırça Mapası |
Zincirin, zincirlikteki çımasının omurgaya bağlandığı kilit. |
Hidrofor |
Teknede tatlı su sistemini basan elektrikli pompa. |
Higrometre |
Havada, atmosferde bulunan nem miktarını ölçen cihaz. |
Hisa Etmek |
Bir şeyi yukarı kaldırmak. (Hisa sancak, hisa kürek) |
Iğrıp |
Deniz veya göl dibinden biraz yukarıdaki balıkları avlamak için, kenarlarına ağırlık bağlanarak atılan torbalı büyük ağ; iki tekne tarafından çekilir. |
Irgat |
Demirli gemilerin zincirini almada, sahile verilen halatların boşunu almada kullanılan stim, motor, elektrik veya elle çalışan güverte makinesi. |
Iskalarya |
Yelkenli gemilerde direklere çıkmak için çarmıkların aralarına yatay olarak bağlanmış ince halat veya demir çubuklar. |
Iskarmoz |
Kürekli teknelerde küreğin bağlanması veya oturması için ay veya çubuk şeklindeki metal veya ahşap malzeme. |
Iskota |
Yelkenleri rüzgar ile doldurmak veya yön değiştirmek, açı vermek için kullanılan halat palanga donanımı. |
Istralya |
Direk ve çubukların cundalarında, baş ve kıça doğru inen sabit arma veya teknelerin postalarını baştan kıça kadar birbirlerine bağlayan kuşak. |
İğnecik |
Dümenin kıç bodoslamaya bağlanabilmesi için erkekli ve dişili çift menteşe. |
İmbat |
Yaz aylarında denizlerden karalara doğru esen mevsim rüzgarı. |
İmpeller |
Motordan tahrik alarak deniz suyu devirdaimini gerçekleştiren lastik pervane. |
İnvertör |
12 volt elektriği 220 volta dönüştüren ünite. |
İskaça / Iskaça |
Direk ve cıvadraların alt başlarındaki topukların yerine oturması için açılmış olan yuva. |
İskandil |
Denizin derinliğini ölçmeye yarayan cihaz. |
İskele |
Teknenin pruva-pupa hattına göre sol yarısı veya gemiye girip çıkmak için kullanılan sürme veya inip kalkan merdiven. |
İzbarço |
Direk ve armalar üzerinde çalışacak personeli, oturtarak yukarı çekmek için yapılan bağ. |
Kabadalga |
Dalga yüksekliği 5-9, dalga boyu 7-14 fit olan ve gemiyi rahatsız eden dalga. |
Kabasorta Arma |
Serenleri direklere dik ve kemere istikametinde olan dört köşe yelkenli arma. |
Kabotaj |
Bir devletin, deniz ve hava yolu ticareti bakımından kendi vatandaşlarına, özellikle kendi bayrağını taşıyan gemilere tanıdığı ayrıcalık, bir ülkenin limanları arasında gemi işletme hakkı. |
Kaçınma |
Karşılaşılan tehlikeli bir durumdan kurtulmak için lüzum görülen manevraların yapılması. |
Kadem (Ayak) |
30,48 cm'lik uzunluk ölçüsü, feet. |
Kakıç |
Tutulan balığı veya halatları sudan karaya ya da tekneye almakta kullanılan ucu kancalı gereç. |
Kalafat |
Kaplama ve güverte döşeme tahtalarının armozlarına üstübü sıkıştırdıktan sonra, üzerlerine zift ile doldurma işlemi. |
Kaloma |
Demirli bir geminin denizde bulunan zincirinin uzunluğu. Kaloma miktarı denizin derinliğine göre hesap edilir. Genel olarak derin yerlerde derinliğin beş misli, derin olmayan yerlerde derinliğin üç misli kaloma verilir. |
Kana Rakamları |
Gemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konmuş rakamlar. |
Kapele |
Sabit arma kasalarının direk ve çubuklardan geçtiği, çubukların üst kısımları, tepeleri. |
Kaplama |
Postaların üzerine, boyuna kaplanan sac veya tahtalar. |
Karaman Vurmak |
Dalga sebebiyle veya yedekleme esnasında birdenbire teknenin sarsılarak yalpalaması. |
Karamursal |
Çifti demirde yatan gemilerin, muhtelif yönlere saldıkları durumda zincirlerinin karışmaması için kullandıkları, bir fırdöndüye bağlı dört parça zincirden ibaret bir donanım. |
Karaya Bindirmek |
Derin suda bulunan bir teknenin batmasını önlemek maksadıyla sahile doğru seyrederek, baş tarafından omurgasının deniz dibine oturması. |
Karayel |
Kuzeybatıdan esen rüzgar. |
Karina |
Bir teknenin su altında kalan ıslak dış kısmı. |
Karula Yakası |
Bir yan yelkenin direğe yakın alt köşesi. |
Kasa |
Halatların çımalarını kendi bedenlerine örerek, açılmayacak şekilde dikişle emniyete alınan halka biçimi. Kasa dikişi. |
Kasara |
Gemilerin baş ve kıç taraflarında üst güverteden yukarı kalan yarım güverteler. |
Kastanyola |
Demir zinciri akarken, suga ederek durdurabilmek için ırgat etrafına konan demir veya çelik şerit çember. (Bir çeşit fren balatası) |
Katamaran |
Yan yana inşa edilmiş iki gövdeden oluşan yelkenli tekne. |
Kavela |
Kasa ve halat dikişlerinde kollar arasına açmakta kullanılan uçları sivri ağaç ve demirden yapılmış çubuk. |
Kavança |
Herhangi bir şeyi bir taraftan diğer tarafa geçirmek veya aşırmak veya bir yerden diğer bir yere aktarmak. |
Kazık Bağı |
Ters olarak yapılmış iki mezavoltanın yan yana getirilmesiyle yapılan bağ. |
Kekamoz |
Teknelerin karinalarında oluşan, hız kesen deniz canlısı. |
Kemane |
Gemilerin pruva taraflarındaki suya yakın olan kısmı ile uç kısmı arasındaki iç bükeylik. Baş tarafları bu şekilde yapılmış olan teknelere kemane başlı tekneler denir. Genellikle yatlarda cıvadra, kemanenin üzerine oturtulur. |
Kemere |
Güvertenin döşenebilmesi için posta uçlarını birleştiren enine (omurgaya dik) konan kısımlar. |
Kerte |
Bir dairenin 32'de 1'idir. (11.25 derece) |
Kerteriz |
Herhangi bir maddenin veya bir başka geminin bir gemiden olan yönünü, mıknatıs veya cayro pusula ile tayin etmek veya ölçmek. |
Kerye |
İki tel halatı birleştirmek için veya halatın çımasına geçici kasa yapmak için kullanılan civatalı mengene. |
Keşişleme |
Güneydoğudan esen rüzgar. |
Kıble |
Güneyden esen rüzgar. |
Kıç |
Teknenin geri tarafı. |
Kıç Bodoslama |
Omurganın kıç tarafa kaldırılan dik kısmı. |
Kıçtankara |
Gemilerin baştan demirleyip veya şamandıraya bağlayıp kıçtan sahile halat vererek yanaşmalarıdır. |
Kıçüstü / Kıçaltı |
Teknenin kıç tarafındaki güverte üstü ve güverte altı. |
Kılavuz |
Bölgesel tehlikelerden, seyir yolları geçitleri hakkında geniş bilgisi olan ve gemileri böyle yerlerde sevk ve idare eden ehliyetli şahıs. |
Kilit |
12.5 veya 15 kulaç uzunluğundaki zincir uzunluğu. |
Kilit |
Bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı açık demir veya çelikten yapılmış U şeklinde ve açık olan tarafındaki deliklerden geçirilen vidalı bir harbi ile kapatılan, gemicilikte çok kullanılan bağlaç. |
Kinistin Valfı |
Gerektiğinde bir tekneye, denizden su almak için su kesiminden aşağıya konmuş ve gerektiğinde açılıp kapatılabilecek valf. Küresel vana. |
Klemens |
Kablo uçlarını eklemede kullanılan vidalı sistem. |
Koç Boynuzu |
Baş ve kıç omuzluklar ile mataforaların üzerinde bulunan ve halat volta etmek için kullanılan boynuz şeklinde iki kulaklı madeni eçhize. |
Kokpit |
Havuzluk. Teknenin dümen dolabının olduğu kumanda bölümü. |
Kol |
Flasaların bir tarafa bükülmesi sonucu halatta elde edilen ikinci halat elemanları. |
Koltuk Halatı |
Gemilerin baş ve kıç taraflarından sahile verdikleri halatlar. Kısa olarak koltuk denilir. Palamar. |
Kondanse |
İçinden geçen deniz suyu ile motor içindeki tatlı suyu soğutan sistem. Eşanjor veya kuler de denir. |
Korozyon |
Gemi üzerinde bulunan demir ve çelik aksamın, oksijen ve havadaki nem nedeniyle paslanması. |
Kroz |
Halatın çıması veya bedeninin birbiri üzerine aykırı konulması. |
Kulaç |
185 cm veya 6 kademlik uzunluğu ifade eder. |
Kurt Ağzı |
İçinden halat geçmesi için güverte üzerinden baş ve kıç omuzluklarına monte edilen, ağzının bir kısmı açık, demir yastıklar |
Küpeşte |
Rüzgarlı ve denizli havalarda denizlerin güverteye girmemesi için bordaların ana güverteden yukarı doğru uzatılmasıyla meydana gelen ve geminin etrafını kısmen kuşatan güverte üstündeki borda kaplaması. |
Küpeşte Trizi |
Küpeşte kaplamalarının en üstüne konulan enli ağaç kütük. |
Laçka Etmek |
Boş bırakmak, gevşetmek. |
Leş |
Sığ suda batmış olan bir geminin enkazı veya su üzerinde yüzen parçaları. |
Lif |
Nebati halatın yapıldığı malzemenin en ince parçası. |
Liftinuskur |
Çarmık ve istiralya gibi donanımları germek için dişli bir kovan içine geçirilmiş viralı çubukların sağa ve sola çevrilmesi ile donanımları geren alet. |
Livar |
Tutulan balıkların salınmak veya alıkonulmak üzere canlı olarak bekletildiği file, saz, kafes, tekne bölgesi vb. gibi balığın yaşam ortamı ile su alışverişini doğrudan sağlayan bölme. |
Loça |
Demir zincirinin akması ve demir bedeninin yerleşmesi için baş tarafta açılmış madeni oluk. |
Lodos |
Güneybatıdan esen rüzgar. |
Lokmalı Bakla |
Zincir baklalarının ortaları damaklı olanıdır. |
Lumbar Ağzı |
Gemilerin sancak ve iskele taraflarında bulunan, borda iskelelerinin üst tavalarının bulunduğu yer hizasındaki güverte kısmı. |
Lumbuz |
Gemideki pencerelere verilen isim. |
Mandar |
Yelkenlerin hisa edilmesi (basılması) için kullanılan çelik tel veya halat. |
Manika |
Gemilerin iç kısımlarındaki kötü havayı çekip, yerine temiz hava vermek üzere üst güvertelere veya lumbuzlara konulan, rüzgarın estiği tarafa döndürebilecek şekilde hareket edebilen, ağızları geniş sac borular. |
Manila Halatı |
Yabani muz ağacı elyafından yapılan bir halat. Çekme gücü diğer bitkisel halatlara göre daha yüksektir. |
Mapa |
Sabit halka. |
Matafora |
Teknelerde veya sahilde filika veya botların asılabilmesi için uçlarında palanga bulunan aygıt. |
Matafyon |
Yelken ve tentelerin delik açıldığında yırtılmaması için delik etrafının takviye edildiği yassı metal halka. |
Mayna Etmek |
Aşağı indirmek (ağır ağır). Rüzgarın ve denizin şiddetinin azalması. |
Met |
Ayın ve güneşin çekim kuvvetlerinden dolayı su seviyesinin yükselmesi. |
Mezestre |
Bayrağı yarıya kadar indirmek. |
Mezevolta |
Bir halatın çımasının bir seren veya kendi bedeni üzerine veya babaya, bir volta alındıktan sonra çıma ve bedenin aksi taraflara çekilerek yapılan bağ. |
Mihver |
Eksen. Etrafında döndürülen şey. |
Mil (Deniz Mili) |
Denizdeki uzunluk ölçüsü. (6080 feet = 1852 mt) |
Mizana Direği |
3 direkli bir yelkenli gemide en kıçtaki direktir. |
Neta Etmek |
Dağınık ve düzensiz bir yeri tertip ve düzene sokmak. |
Nispi Kerteriz |
Kara veya denizdeki bir maddenin, geminin pruvasına nazaran olan istikameti. Bu maddeden geçen kerteriz hattı ile geminin omurga hattı arasındaki açıdır. |
Omurga |
Bir teknenin postalarının üzerine oturtulup bağlandığı ve baştan kıça kadar devam ettiği ağaç ya da madeni parçalardır. Genellikle küçük teknelerde yekpare olur. |
Omurga Hattı |
Gemi ve deniz araçlarının baş ve kıç bodoslamalarını birleştiren ve omurga ile aynı düzlem üzerinde bulunan hat. |
Omuzluk (Baş, Kıç) |
Teknenin baş ve kıç tarafında sancak ve iskele istikametinde 45 derecelik nisbi açı ile içindeki bölüm veya yön. |
Orkoz |
Akıntının aksi yönünden esen rüzgar etkisiyle, akıntı istikametinin aksine doğru giden yüz akıntıları. Girinti ve çıkıntılı sahillerde bir çıkıntıya çarparak akıntının aksi yönüne doğru akan akıntı. |
Orsa |
Yelkenleri mümkün olduğunca rüzgar yönüne yaklaştırarak seyretmek. (Orsa seyri, dar / sıkı orsa) |
Orsa Alabanda Eğlenmek |
Rüzgarı bordaya alarak yelkenleri birbirinin aksine alıp tekneyi yolundan alıkoyup vakit geçirmektir. Faça yelken. |
Orsa Yakası |
Dört köşe yelkenlerin rüzgar üstünde kalan, üç köşe yelkenlerin istiralya tarafında kalan yakaları. |
Ölüdeniz |
Fırtınaların dinmesi ile denizin çatlaksız dalgalı hali. Rüzgar olmadığı halde fırtına sebebiyle oluşmuş bulunan dalgalar devam eder. |
Pafta |
Büyük haritaları oluşturan parçalardan her biri. |
Pala |
Küreklerin denize giren enli ve yassı kısımları. |
Palamar |
1. Gemilerin rıhtıma veya iskeleye bağlanmasında kullanılan halatlar.
2. Koltuk halatlarını alan personel. |
Palanga |
Bir halat ve en az iki makaradan oluşan kaldırma mekanizması. |
Parakete (Paragat) |
Suyun içinde asılı veya dibe uzanmış, serili olarak duracak şekilde düzenlenmiş, bir beden üzerinde çok sayıda kösteğe bağlı iğne taşıyan balık avcılığı aracı. |
Parakete |
Bir geminin süratini ve deniz içinde katettiği mesafeyi deniz mili cinsinden ölçen elektrikli ve mekanik alet . Hız göstergesi. |
Parampet |
Sarılan brandaların konduğu, gemi içinde veya dışındaki dolaplar. |
Payanda |
Deste, dayanak. |
Pinter (Sepet) |
Balık ve diğer su ürünlerinin avlanmasında veya yakalanmasında kullanılan, kasnak ve ağlardan yapılmış tuzaklar. |
Piyan |
Bir halatın çımasının açılıp dağılmaması için çımasına ıspavlo veya gırcala ile yapılan bir çeşit düğüm şekli. |
Ponton |
Köprü dubalarına verilen isim. Bu dubalar bir araya getirilerek tekne şeklinde taşımacılık veya gemi bordalarında çalışma amacıyla kullanılır. Marinalardaki yüzer rıhtımlar. |
Porsun |
Harp gemilerinde sabit ve hareketli armalar ile makara, demir, zincir, yelken işlerinde ve bunlara ait ambarların istiflerinde kullanılan ve arma doldurmak hizmetlerinde çalışan personel. |
Portolon |
Bir limanın veya herhangi bir koyun büyük ölçekte yapılmış haritaları. |
Portuç |
Alet edevat, boya vb. şeylerin saklanması için kullanılan dolap veya kamara gibi yerler. |
Posta |
Üzerine kaplama tahtalarının veya sacların bağlandığı ağaç veya maden eğriler. Kaburga. |
Poyraz |
Kuzeydoğudan esen rüzgar. |
Praçol |
Kemereleri alabandalara bağlayan ve muhtelif şekillerde yapılan ağaç veya madeni levhalar. |
Pruva |
Bir teknenin ön tarafı, ileri istikameti. |
Puntel |
Tehlike sınırlarını belirtmek üzere, küpeşteler hizasına ve diğer yerlere konulan dikmeler. |
Pupa |
Bir teknenin kıç tarafından geri istikameti. |
Pus |
Hava içindeki su buharının yani nemin fazla olması sebebiyle görüş mesafesinin çok az olduğu hava durumu.
Madeni halatların ölçü birimi. 1 pus = 2.54 cm. |
Pusula |
Rota istikametlerini gösteren, kerteriz alıp mevki konmasına, yön tayin edilmesine yarayan, mıknatıs veya cayro ile çalışan seyir aletidir. |
Puta |
Yerine koymak, donatmak. (Puta kürek) |
Pürmeçe |
Demir üzerinde yatan bir gemiyi istenilen tarafta sabit tutmak için geminin kıç tarafından zincire verilen halat. |
Radansa |
Halatların çımalarında kasa yapmakta kullanılan, madeni halka biçimindeki malzeme. |
Randa |
Sereni sayesinde yukarı çekilen dörtgen şekilde yelkenler. |
Raspa |
Kabaran boyaları veya paslı yerleri kazıyıp temizlemek için bir uçları kıvrık L şeklindeki çekiç gibi çelik aletler. |
Reis |
Yelken gemicileri arasında birinci kaptan. |
Roda |
Kullanılmamış, açılmamış halat sargıları. |
Rota |
Geminin üzerinde gittiği yön. |
Röle |
Elektrik anahtarı. Selenoid. |
Rüzgar Kuvveti |
Rüzgarın bir saatlik sürati. Bofor olarak gösterilir. |
Rüzgar Sürati |
Rüzgarın bir saniyede kat ettiği mesafenin metre yönünden ifade edilmesi. Rüzgar hızı. Anomometre ile ölçülür. |
Rüzgaraltı |
Rüzgarın estiği yönün aksi. Rüzgarın gittiği yön / yer. |
Rüzgarın Kalması |
Esen rüzgarın hafiflemesi. |
S-Tahrik |
S-Drive veya Sail Drive. Genelde yelkenlilerde kullanılan, şaft yerine motordan direkt çıkan ve gücü pervaneye direkt ileten dişli sistemi. |
Sabit Arma |
Gemi üzerinde devamlı olarak sabit durumda bulunan direk, çarmık, giz, seren vb. gibi donanım. |
Safra |
Geminin denize elverişli bir durumda bulunması için zorunlu koşullardan biri olan su çekimi ve dengeyi sağlamak amacıyla gemiye alınan ve gerektiğinde yüksüz olarak da yolculuk edebilmesine olanak sağlayan kum veya taş gibi fazla ağırlıklar. |
Sağa Devirli Pervane |
Kıç taraftan bakıldığı zaman sancak tarafa doğru devreden pervane. |
Sağanak (Civarna) |
Rüzgarın bölümler halinde şiddetli esmesi. |
Sakal |
Gemilerin karinalarında meydana gelen yosunlar. |
Salma Omurga |
Nispeten eski model yelkenli teknelerde olan, salmanın tüm omurgaya yayılmış hali. |
Salmastra |
Şaftın tekneyi terk ettiği yerde bulunan su geçirmez sistem. |
Salpa |
Demirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığın zincire binmesi anı. Demir vira edilirken demir önce apiko, sonra salpa durumuna gelir. |
Salta etmek |
Gergin bir vaziyette bulunan bir halatı biraz kaçırmak. |
Sancak |
Teknenin pruva-pupa hattının sağ yarısı, sağ tarafı. |
Sancak Bağı |
Sancakları ve işaret flamalarını savlolarına bağlamakta kullanılan bir nevi bağ. |
Sansabosa |
Fırtınalı havalarda tek demirde yatılırken demirin taraması ihtimaline karşı olduğu yerde atılan ikinci demirin bosaya vurulmamış ve kaloma verilmemiş durumu. |
Sapan |
Makaraların ve tornoların tablaları etrafındaki halat veya demir kuşaklar. Yük almakta veya vermekte kullanılan muhtelif uzunluklarda iki uçları radansalı tel veya lif halatlar. |
SART |
Search and Rescue Transponder. Radar yoluyla yer belirten arama ve kurtarma cihazı. |
Savlo |
Sancak ve flama çekmek için kullanılan 1,5 burgatalık ince halat. |
Selenoid |
Röle, elektrik sistemlerinde kullanılan yüksek akım kontrol üniteleri. |
Selviçe |
Yelkenli bir gemi armasındaki hareketli halatlar. |
Separ |
Separatör kelimesinden türemiş, mazotu sudan arındırmak için kullanılan filtre. Primer filtre. |
Sephiye |
Bir cismin su üstünde durmasını sağlayan yüzdürücü kuvvettir. |
Serdümen / Dümenci |
Gemilerde veya teknelerde dümen tutan personel. |
Seren |
Direkler üzerinde yelken açmak için ve işaret çekmek için yatay olarak bağlanmış gönder. |
Serpinti Körüğü |
Kokpitin önündeki, sert denizlerde serpinti ve rüzgarı engellemeye yönelik tente. Spray hood. |
Seyir Fenerleri |
Gemi ve deniz araçlarının seyir halinde bulundukları zaman, çekmek ve yakmak zorunluluğunda oldukları, ''Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü"nde belirtilmiş fenerler. |
Seyir Yardımcıları |
Deniz fenerleri, ışıklı şamandıralar, radyo sinyalleri, görünür seyir işaretleri ve elektronik mevki koyma tesis ve istasyonları, gemilerin seyir ve emniyet kolaylığına yardımcı olan tesis ve araçlar. |
Sifon |
Motor içerisine su girmesini engellemek amacıyla su seviyesinin üzerine çıkan hortum sistemi. Benzerleri tuvalet veya tekne içi diğer deniz suyu devrelerinde de kullanılır. |
Silistre |
Lumbarağzında selamlama veya gemi dahilinde yapılacak anonstan önce dikkati çekmek maksadıyla kullanılan kemikten veya madenden yapılmış tiz ses çıkartan bir cins düdük. |
Silyon Feneri |
Gece ve karanlıkta, gemilerin seyir halindeyken pruva ve grandi direkleri cundalarında yaktıkları, ufkun 20 kertelik bir sahasında berrak havada en az 5 milden görülebilen ve pruvadaki grandiye nazaran aşağıda olan beyaz renkli fenerlerdir. |
Simofor |
İki gemi veya sahil istasyonu arasında kısa gönderli, dört köşe sancaklarla yapılan görünür muhabere usulü. |
Sintine |
Gemi makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zeminin altında, genellikle ambar güvertesinin altında kalan ve gemi içinden sızan sularla makine ve kazan dairelerinden akan yağ yakıtlarının toplandığı en alt kısım. |
Siya Etmek |
İleri yolla giden bir filikanın durdurulması maksadıyla küreklerin ters tarafa doğru çekilmesi. |
Soluğan |
Uzun mesafelerden gelen, fırtına sonrası ilerleyen ölü dalgalar. |
Su Çekimi |
Geminin su kesimi ile omurgası arasındaki dikey mesafe. |
Suga etmek |
Vira edip sıkıştırmak. (Suda kastanyola, suga cıvata vb.) |
Su Hattı |
Teknenin gövdesinde, ıslak yüzeyle kuru yüzeyi arasındaki çizgi. |
Sülyen |
Yeni konulan veya raspa edilerek temizlenmiş olan çelik veya demir saclar üzerine koruyucu olarak sürülen, genellikle kırmızı renkteki astar boya. |
Sürme İskele |
Birbiri üzerine aborda olmuş gemiler arasında gidip gelmeyi sağlamak üzere uzatılan, enli tahtalardan yapılmış olan iskele. |
Sürüklenmek |
Herhangi bir sebep dolayısıyla hareket edemeyen teknelerin rüzgar ve akıntıya tabi olarak mevki değiştirmesi. |
Şaft |
Gemi makinelerindeki krankın çevrimsel hareketini pervaneye ileten, çelikten yapılmış silindir şeklindeki çubuk. |
Şaft Kovanı |
Şaftın dönmesi ile bodoslamanın aşınmaması için şaft göbeğine geçirilen kovan. |
Şamandıra |
Kullanış şekline göre değişik biçimlerde yapılmış ve su geçirmezliği temin edilerek yüzme kabiliyeti arttırılmış, sac veya ağaçtan yapılmış sarnıçlar. ( Demir, sis, palamar, fener şamandırası gibi) |
Şat |
Mavna gibi eşya naklinde kullanılan büyük duba. |
Şemsiye Demiri |
Şamandıraları sabit tutmada kullanılan, iç tarafları boş, yarım küre şeklindeki demirler. |
Şeytan Çarmıhı |
İki halat arasına ağaç basamaklarla yapılan, bordadan sarkıtılan merdiven. |
Şönt |
Shunt. Elektriksel olarak aküleri birbirine bağlayan devre. |
Tabla |
Makaraların dış yüzeylerini oluşturan bölüm. |
Tahliye |
Bir geminin yükünü boşaltması. Bir bölmede biriken suyu dışarı basmak. |
Takatuka |
Sigara külü silkmek için kullanılan, bakır, çinko veya teneke kapalı kutu. |
Talvek Hattı |
Boğazlarda veya iki ülke arasındaki deniz mesafesinin, karasularından daha kısa mesafede olması halinde ortadan geçtiği varsayılan hat. |
Tambura |
Halat dolabı. |
Tarak Gemisi |
Limanları veya geçitleri derinleştirmek için kepçeli olarak yapılmış özel gemi. |
Tel Sapan |
Yük kaldırmada kullanılan, her iki çıması kasalı veya radansalı tel halat. |
Traka |
Gemi bordasında boya veya temizlik yapmak için halat ile bordalara güverteden sarkıtılan tahta. |
Tırnak |
Demirin kollarının ucundaki tırnak şeklindeki kısım. |
Tik Ağacı |
Gemi veya yat inşaasında kullanılan hint meşesi. |
Tirim Yapmak |
Ayarlamak. |
Tirinket Yelkeni |
Kotra arma yelkenlilerde altında sereni olan iç flok. |
Triz |
Çarpma ve sürtünmelerden korumak için güvertesiz teknelerin direk ve dubaların dış kenarlarına takılan, tahta ya da halat örgüsünden yapılmış çıkıntı. |
Toka Etmek |
Bir şeyi yerine kadar kaldırmak, yukarıya çekmek |
Tonaj |
Bir ticaret gemisinin iç hacminin hesaplanması ile bulunan taşıma kapasitesi. |
Tonilato |
Gemilerin iç hacimlerinin ifadesinde kullanılan ve 2.83 metreküpe eşit olan hacim birimi. |
Tonoz |
Gemileri belirli bir istikamette tutmak için gemilerin kıç taraflarından bir tele bağlı olarak attıkları demir. Tonoz demirleri göz demirlerinin üçte biri ağırlığındadır. |
Tornistan |
Gemi veya teknelerin makinelerini çalıştırarak geriye doğru gitmeleri. |
Torno |
Bir dilli makara. |
Tramola |
Yelken seyrinde rüzgar üstüne çıkarak kontra değiştirmek. |
Tırhandil |
Ege ve Akdeniz'de balıkçı ya da süngerci yelkenli teknesi. |
Transit Gemi |
Yabancı bir limandan başka bir yabancı limana gitmek üzere ülke karasularından (durmaksızın veya dursa bile yük / yolcu indirmeden) geçen gemi. |
Travers Yapmak |
Açıkta eğlenmek. |
Tul |
Boylam. |
Tumba |
Herhangi bir şeyi altüst etmek. |
Uçkurluk |
Milli ve işaret sancakları ile fors ve flandraların, içinden uçkurluk savlolarının geçtiği beyaz kumaştan yapılmış kısım. |
Uskuna |
Pruva direği, grandi direğinden daha kısa iki direkli yelkenli tekne. |
Uskur |
Pervane. |
Usturmaça |
Birbirinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının zarar görmemesi için araya koydukları ağaç, lastik, plastik veya halatlardan yapılmış olan balon, silindir, tekerlek biçimindeki yastık. |
Uzun Düdük |
Dört ile altı saniye süreli düdük sesi. |
Üstüpü |
Katranlı halat eskilerinin didiklenmiş hali, paspas temizlik veya kalafat yapmakta kullanılır. |
Üzerine Düşmek |
Rüzgar ya da akıntı veya yanlış manevra sonucu bir deniz vasıtasının başka bir deniz vasıtasına çarpma durumuna gelmesi. |
Varagele |
İki nokta arasında gerilmiş olan kuvvetlice bir halat üzerinde hareket eden bir makaraya bağlı, sepet veya iskemle donanımlı insan veya eşya taşımak için kullanılan donanım. |
Varda |
Dikkat, savul, uzaklaş anlamında bir söz. |
Vardabandıra |
Gemiden gemiye, gemiden sahile veya sahilden gemiye görünür muhabere cihazlarıyla (Simafor, ışıldak, muhabere sancakları vb.) verilen mesajları okumak ve yazmak üzere yetiştirilmiş personel. |
Vardamana |
Borda iskelesine yanaşan vasıtadan çıkan personelin tutunmaları için iskelenin vardevela puntellerinden geçirilen halatlar. |
Vardavela Halatı / Teli |
Teknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde yolcu ve mürettebatın korunması için dikilmiş bulunan, sabit veya yatar-kalkar puntellerin üzerine yatay olarak geçirilmiş halat veya tel. |
Vardevela Punteli |
Vardevala halatlarının geçmesi için yalı kütükleri üzerindeki papuçları geçirilen ve üzerinde delikleri bulunan puntel. |
Vardiya |
Gemilerde birbirini izleyen genellikle dörder saatlik nöbet. |
Vasat |
Bir geminin orta kısmı. |
Vinç |
Gemiye yük alıp vermede kullanılan, ambar ağızlarına yakın olarak konmuş hidrolik / elektrik ile çalışan makineler. |
Vira |
Vidayı, cıvatayı, ırgat veya vinci sarma yönünde çevirmek için verilen komut. |
Vira Demir |
Funda edilmiş demirin ırgat vasıtasıyla gemiye çekilmesi için verilen komut. |
Viya |
Teknenin istenilen rotaya döndükten sonra, bulunulan rotada seyredilmesi için serdümene verilen komut. |
Volta |
Bir halatın babaya veya biteye bir kez dolaştırılıp çımasının bedeni yönünde bulundurulması. |
Volta Etmek |
Halatı bir yere birkaç kez dolayarak bağlamak. |
Yağcı |
Ticari gemilerde makine bölümünde çalışan, makinaların yağ durumuyla ilgili gemi adamı. |
Yakamoz |
Gece denizde balıkların, tek hücrelilerin veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı. |
Yalpa |
Dalgaların bordadan alınması ile teknenin sancaktan iskeleye, iskeleden sancağa sallanması. |
Yanaşmak |
Aborda. |
Yapraklamak |
Yelkenlerin boşalarak bayrak gibi dalgalanması. |
Yarda |
0,941 metre uzunluğunda ölçü birimi. Bir mil 2000 yarda. |
Yarımay Iskarmoz |
Küreklerin çekilmesi için küpeşte üzerindeki deliklere geçirilen ve uç kısımları hilal şeklinde olan ıskarmoz. |
Yaslamak |
Bir teknenin hareket kabiliyetini kaybederek akıntı veya rüzgar etkisi ile bir rıhtıma veya başka bir tekne üzerine düşmesi, yamanması. |
Yedeğe Almak |
Bir geminin bir başka gemiyi bağlayıp çekmesi. |
Yeke |
Dümen başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol. |
Yelken |
Rüzgar kuvvetiyle hareket eden gemilerde, rüzgarı toplamak için yan yana dikilmiş bezlerden meydana getirilmiş ve kullanıldığı yerlere göre değişik biçimlerde olan yüzeyler. |
Yelpaze |
Dümenin su içindeki en geniş kısmı. |
Yetişen Tekne |
Aynı kontra ve yönde giden ve öndekine yaklaşan tekne. |
Yıldız |
Kuzeyden eser rüzgar. |
Yisa |
Bir halatı hamle hamle çekmek. Hep birlikte yapılan işlerde, çalışanları gayrete getirmek için bağırılan sözcük. |
Yol Kesmek |
Bir geminin hızının azaltılması. |
Yol Vermek |
Bir geminin hızının arttırılması ya da çarpışma rotasında iken sancak veya iskeleye dönerek mevcut rotadan ayrılmak. |
Yollu Gitmek |
Bir geminin mümkün olduğu kadar süratle ilerlemesi durumu. |
Yoma Bağı |
Aynı kalınlıkta olmayan iki halatı birbirine bağlayan bağ. |
Yoma Bükümü |
Halat kolları bükümünün tersine bükülmesi ile yapılan üç kollu halat. |
Yumru |
Sandal veya gemi bordalarına yapılan koruyucu ağaç çıkıntıları |
Zahiri Rüzgar |
Hakiki rüzgarın sıfır olduğu bir ortamda hareketin aksine bir rüzgar oluşur. Seyir halindeki teknenin de kendi rüzgarı vardır. Teknenin rüzgarı ile hakiki rüzgarın birleşimiyle oluşan ve teknede hissedilen rüzgara zahiri rüzgar denir. |
Zehirli Boya |
Deniz yaratıklarının gemi karinasına tutunmalarını, üremelerini önemek için kullanılan boya. |
Zeval |
Öğle zamanı. |
Zıvana |
Dik olarak durması gereken direk veya dikmelerin topuk kısımlarının kare veya yuvarlak şekilde yontulması ile meydana gelen kısım. Zıvanalar ıskaçalara geçirilmek suretiyle oturtulurlar. |
Zoka |
Uç tarafında sarımsak dilimi biçiminde kurşun bulunan bir çeşit balık iğnesi (olta). |