Ege Denizi ve Rüzgarlar
Ege Denizi ve Rüzgarlar

Mart ayı, kuzey yarı küre denizcileri için, gün ve gecenin eşitlendiği bahar ekinoksu ile yaşamım yeniden canlandığı, coştuğu baharın müjdecisidir. Doğada yaşam her alanda canlanırken rüzgarların dansı çiçek kokuları ile baş döndürür. Bu ay sizlere Ege ve Marmara’da denizcilerin rüzgarlara verdiği yerel isimlerin oluşumu ve dilden dile nasıl dönüşüme uğradığını anlatacağız.
Adalar diyarı Ege Denizi denizcileri günün hangi saatinde rüzgarın yönünün ve hızının ne olacağını ve nasıl değişeceğini bilir ve nesilden nesile aktarırlar. İzmir’de yazın sıcak günlerinde denizden gelen ve sıcaktan bunalan insanları serinleten rüzgara İmbat derler. Bu rüzgar aslında kara ve denizin arasındaki ısı farkından oluşur ve güneş doğduğunda karalar ısınıp sıcak hava yukarı çıkınca aşağıda boşalan alana serin deniz suyu nedeniyle soğuk hava akışı olur ve bu durum genellikle gündüz oluşan deniz meltemidir. Geceleri ise hızla soğuyan karadan denize dik inen yamaçlardan deniz üzerinden yükselen sıcak havanın boşandığı alana bazen kuvvetli sağanaklar şeklinde akar. Denizciler buna kara meltemi ismini vermiştir ve buna göre seyir ve güvenlik önlemlerini alırlar.
İmbat, hangi yönden eserse esin deniz meltemine verilen isimdir. Sözcüğün kökeni Latince “battuere”dir. Anlamı, “vurmak” veya “çarpmak”. Yani hava denizden karaya çarpıyor veya vuruyor. Bilinen yazılı kayıtlara göre ilk kez 1313 yılında kullanılmış. Rahip Pedro Marsili adlı kişi tutuğu günlüğüne yazmış. Sözcük Katalanca Embat olarak yazılmış. İtalyancası imbatto,İspanyolcası embate, Yunancası embates.
Ege de rüzgar yön isimlerinin belirlenmesinde Helen Mitolojisinin etkisi fazla olmuştur. Hellen mitolojisinde Şafak Tanrısı Eos’un oğullarından ikisinin yaramazlıklarına dayanamayan Poseidon, çocuklardan birini, Ege’nin kuzeyine Trakya topraklarına sürüyor, diğerini ise Girit’e. İki oğlanın kavgası şiddetlenerek artıyor. Kuzeyde, Trakya’da yaşayanı güneye üfleyerek kardeşine saldırıyor, Girit’te oturanı da kuzeye doğru üfleyerek karşı hamlede bulunuyor. Kuzeyde yaşayan kardeş Boreas, güneydeki Notos’dur. Zamanla lodos ve poyraza dönüşen bu sözcükler, anlam olarak da değişmiştir. Aslında kuzeyli rüzgârın adı Boreas ve güneyli rüzgârın adı Notos’dur.
Bu sözcükler, İzmir’de 1081-1082 yıllarında kurulan ilk Türk donanmasını oluşturan Çaka beyliğinde kullanılmıştır. Çaka Bey, Anadolu’daki bir savaşta esir düşerek İstanbul sarayında yetiştirilmiştir. Donanması Türk ve Rum denizcilerden oluşmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde bu sözcükler Marmara Denizi denizcileri ile değişime uğramıştı. Marmara denizinde rüzgar nadiren tam kuzey ve tam güneyden esmektedir.
Konstantinopolis ağırlıklı Marmara denizcilik faaliyetlerinde uzun yıllar Hellen dili kullanılması bu sözcüklerin değişime uğrayarak hâkim rüzgârların, yani kuzeydoğu ve güneybatı rüzgârlarının isimlerine dönüşmüştür. Kuzeydoğu rüzgarı poyraz, tam karşısı güneybatı rüzgarı lodos olmuştur.Boreas, günümüzde Bora, erkek adı olarak yaşamaya devam ediyor. Ancak anlamı fırtınayı da çağrıştıracak şekilde değişmiştir.
Keşişleme, güneydoğu rüzgârına verilen isimdir. Marmara’nın ortasına bir yerde teknenizdeGüneydoğuya bakınca Uludağ görülecektir. Uludağ’ın Cumhuriyet döneminin ilk zamanlarında kullanılan eski adı “Keşiş Dağı”dır.
Rüzgarlar kolayınıza, İlhan Şeşen’in sözleri ve Leman Sam’ın buğulu sesi “Penceremin perdesini havalandıran rüzgâr, denizleri köpük köpük dalgalandıran…” sizinle olsun…
Tayfun Timoçin’den alıntıdır.