Deniz Fenerleri
Deniz Fenerleri

Denizci dostlar bu ay sizlere, kıyıda veya deniz zeminine kuleler şeklinde yapılmış fenerleri anlatacağız. Fenerler antik çağlardan itibaren kıyıda tepelerde ateş yakarak denizcilere karayı göstermiştir. Yakılan ateşler, fenerler denizcilerin gece karanlığında, fırtınalarda can yoldaşı, yol göstericisi, umudu ve ‘hadi, kıyıya az kaldı, ha gayret’ diyen cesareti olmuştur.
Geçen ay sizlere önerdiğimiz Deniz adlı kitabında Jules Michelet, göksel navigasyonla yollarını bulan denizciler zifiri karanlıkta, sert havalarda kıyılara yaklaştıklarında fenerler gökyüzünden indirilmiş yıldızlardır der. O çağlarda deniz fenerleri birçok cesur balıkçı ve denizciyi karaya ulaştırmıştır.
Bildiğiniz gibi günümüzde gelişen teknoloji ve kıyı yerleşimlerinin artması sonucu bazı fenerler işlevsiz konuma girmekte ve karaya çıkış için güçlü ışıklar yerine liman girişleri ve engebeli kıyı sularda yönlendirici, uyarıcı küçük ışıklar, ışıklı şamandır geliştirilmiştir.
Fenerlerin tarihçesinden kısaca söz edecek olursak; antik çağda kule şeklinde yapılmış deniz fenerlerine ilişkin kesin bilgiler oldukça sınırlıdır. Yazarı bilinmeyen, az bir kısmına ulaşılan Truva savaşını anlatan Küçük İlyada eserinde Çanakkale Boğazı güney girişinde (veya Truva antik kent liman ağzında) Sigeon’da (Kumkale tahmin ediliyor) deniz fenerinden söz edildiği belirtilmektedir.. Ayrıca MÖ 2. yüzyılda İstanbul Boğaz girişinde Trakya tarafında Timee ve Anadolu kıyısında Hrisopolis’de (Üsküdar) deniz feneri olduğunu belirten yazarlar mevcut.
Üsküdar’da ulaşılan bazı antik bilgilere göre Kız Kulesi, MÖ 408’de Atinalı general Alkibiadis tarafından Erdek Kyzikos’taki deniz zaferi sonrası, tahıl ticareti için Karadeniz’den gelen gemilerin kontrolü ve gümrük vergisi alma amacıyla kıyıya yakın kaya üzerine gümrük istasyonu olarak inşa edilmiştir. Gümrük istasyonu Bizans İmparatoru I. Aleksios tarafından 1110’da taş duvarla korunan ahşap bir kuleye dönüştürülmüştür. Kız Kulesi, Bizans ve Osmanlı imparatorluğunda belirli dönemlerde deniz feneri, askeri garnizon ve karantina olarak kullanılmıştır.
Arkeolojik kayıtlarına ulaşılan ilk deniz feneri MÖ 280 yılında Mısır kralı II. Ptolemaios tarafından Knidoslu Sostrates’e Pharos adası üzerine yaptırılan İskenderiye Feneridir. Fener, MS 956 ve 1303 yılları arasında üç depremde ciddi hasar almış ve 1480 yılına kadar harabe şeklinde yaşamıştır. Toplam yüksekliğinin 100 metreden fazla olduğu varsayılmaktadır. Tamamen yıkılmış olan fenerin kalıntıları denizaltı müzesine dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
Antik çağda Rodos limanı girişinde Güneş Tanrısı Helios adına yapılan bronz Rodos Heykeli’nin elinde tuttuğu bir meşale ile deniz feneri işlevi yaptığı ve limana giren teknelere yol gösterdiği varsayılmaktadır. Beyaz mermer taban üzeri bronz heykelin yapımına MÖ 282 yılında başlamış ve 12 yılda tamamlamıştır. Heykel, MÖ 226 yılında şiddetli depremle yıkılmıştır. Kalıntılar 654 yılında satılmıştır.
Deniz feneri inşası Roma imparatorluğu döneminde (MÖ 27-MS 330) artmıştır. Anadolu’da aslına uygun yeniden restore edilen Patara Antik Kentin liman ağzındaki Patara Deniz Feneri de bunlardan biridir.
Patara, Likya Birliğine başkentlik yapmış, önemli bir liman ve hububat ticaret merkezidir. Kent, Noel Baba olarak adlandırdığımız Aziz Nikolas’ın doğduğu yerdir. Yunan ve Anadolu Mitolojisinde, Batı Anadolu doğumlu olan Apollon’un Anadolu’daki dört önemli sunağından biri buradadır.
Patara Deniz Feneri, MS 64 yılında Roma İmparatoru Nero’nun emriyle Likya Valisi Sextus Marcus Priscus tarafından yaptırılmış ve 1481 yılında Rodos’ta meydana gelen depremin tsunami dalgalarıyla yıkılmıştır. Fener, Eşen Çayı’nın (Xanthos Nehri) Akdeniz’e ulaştığı eski Patara limanının güneybatı ucunda yer almaktadır. Fener ışığı deniz seviyesinden yaklaşık 25 metre yükseklikte ve 4 deniz milinden görülmektedir.
Fener kalıntıları yıllar içinde liman alanındaki alüvyonlaşma nedeniyle kum tepeleri arasında kaybolmuştur. Kalıntılar, arkeolog William Gell tarafından 19. yüzyılda keşfedilmiştir. Patara deniz feneri restorasyon 2020 yılında başlayıp beş yılda tamamlanmıştır.
Deniz Feneri inşası ve kullanımı karanlık çağ dönemi (6-11. yüzyıl) hariç sürekli gelişmiş ve sayıca artmıştır. İlk dönemler inşa tekniği geliştirme ve deniz koşullarına dayanıklılık konularında özellikle kuzey denizlerinde büyük zorluklar yaşanmış fenerle birlikte yapımcılar ve/veya fener bekçileri ölmüştür.
Deniz feneri yapımı 16. yüzyıldan itibaren hızlı bir artış göstermiştir. Kıyıdan uzak gelgit ile bazen deniz içinde kalan Fransa’nın kuzeybatısında okyanusa dökülen Gironde deltasının ağzında yer alan Korduan feneri ilk 14. Yüzyılda yapılmış ancak bir süre sonra harabeye dönmüştür. Ada eski çağlarda Kordoba’dan Arap deniz tüccarlarının da geldiği yerleşim olan bir yarımada iken adaya dönüşmüş ve zaman zaman deniz altında kalmaktadır. Deniz feneri aynı yere 1584 yılında yeniden inşa edilmeye başlanmış ve yapım 27 yıl sonra 1611 yılında tamamlanabilmiştir. Fener 1645 ve 1719 yılında iki kez yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Kule yüksekliği 37 metredir. 1790’lı yıllarda kule yüksekliği bugünkü yüksekliğine 68 metreye çıkarılmıştır. Fener, 1980’den itibaren işlevsiz hale gelmiş ve bu tarihten itibaren kültürel miras olarak yaşatılmakta ve otomatik sistem ile ışık vermeye devam etmektedir.
Ülkemizde de işlevsiz duruma giren deniz fenerlerimiz var. Onları bilmek, öğrenmek ve kültürel miras olarak yaşatmak için deniz sevgimizle, coşkumuzla sorumluluk alabiliriz.
Pruvamız neta, rüzgarımız kolayına olsun…
İskenderiye Feneri
- Abdülhamid’in fotoğraf albümünden Kız Kulesi
Patara Deniz Feneri 24 Nisan 2025